WhatsApp Çıldırdı! Signal’e geçmek için 1001 Neden. Ya da Neden?- Bölüm 1

Erhan Kavsun
4 min readJan 10, 2021

Pek çoğunuzun IG hikayelerinde gördüm, fazlaca click-bait haberleri(“İşte WhatsApp Messenger’ın İğrenç Yüzü, Eğer siz de whatsapp hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, TırtGazete.com da aptal bir foto galeride, 28 stock fotonun altına WhatsApp’ın icadından başlayan paragrafların yazıldığı bu haberimize göz atın” şeklinde saçma sapan e-gazete haberleri) de çıktığına göre ele almamız gereken bir konu olduğunu düşündüm.
Bu seferki yazıyı ana dilimde yazıyorum ancak şimdiden kullanılacak ingilizce kelimeler için kusura bakmayın. Önemli olan derdimizi anlatalım.

Evet, WhatsApp ciddi bir kullanıcı sözleşmesi değişikliği yaptı ve anladığım kadarıyla AB dışındaki pek çok ülkedeki kullanıcıları bu değişiklikten etkilenecek. Ben bu kullanıcı sözleşmesini okumadım. Bu sözleşmeyi görüntüleyebileceğim Samsung telefonumun da kullanıcı sözleşmesini okumamıştım. Onun içinde hali hazırda yüklü gelen Android işletim sisteminin de kullanıcı sözleşmesini, 2010dan beri en uzun süre kullandığım işletim sistemi olmasına rağmen, hala daha okuma fırsatım olmadı. İkinci paragrafta bu yazının nereye gittiğini anlıyorsanız, ortak en az bir noktamız var demektir: bu yazıyı açtığınız web browserın da kullanıcı sözleşmesini okumadık. Bu yazıyı birden çok bölümde yazacağım. İlkinde hiyerarşik olarak dijital kimliği saklama konusunda konuşacağım, ikincisinde sunulan “servisler”in masumiyetini ele alacağım. Belki başka bölümler de olabilir, sınırlamak istemiyorum bu konuyu.

Başlamadan önce bu kişisel veri konusuna, şunu da eklemek istiyorum:

Ben birilerini izlemek istiyor olsaydım, Google veya Apple olsaydım, herhangi bir veri servisi olsaydım, WhatsApp bu değişikliği duyurduktan sonra ilk 3–5 gün içinde Signal Messenger ya da Telegram indiren kişilere özel bir ilgi gösterirdim. “Ne konuşuyorsunuz olm bu kadar gizli kalması gereken ki senelerdir kullandığınız WhatsApp’ı hemen bıraktınız?” sorusu, gözlemlemek isteyenler için erişmesi kolay bir başlangıç noktası olurdu.

Hadi başlayalım sizi illegaller, incognitolar, :)

1. 0 Veri, 0 Kaygı:

Eğer “off the grid” kalabiliyorsanız, ne mutlu size. E-devlet kullanmıyorsanız, akşamları televizyon izlemek yerine bir dükkandan nakitle aldığınız kitapları okuyorsanız, anlaşmalı olduğunuz sadece bir banka varsa ve bu bankayla tek ilişkiniz yatan maaşın nakit olarak vezneden teslim alınması seviyesindeyse, kaygılanmanıza gerek yok. Muhtemelen şu an bu yazıyı da okuyamazsınız, ihtiyacınız da yok. Eğer bu izolasyona sahip değilseniz:

2. Senin Verinle Uğraşacağıma Atomu Bölerim:

seviyesine geçmek teknik olarak kolay ama hiç pratik değil. Piyasada alabileceğiniz en ucuz telefonu aldınız. Sadece sms ve telefon üzerinden konuşmak için kullanıyorsunuz. Bir bilgisayara ihtiyaç duyduğunuzda, yanınızda fiziksel olarak taşıdığınız bir usb bellekten boot ettiğiniz bir Puppy Linux işletim sisteminiz var. Döküman yapma ve internete bağlanma işlerinizi bu işletim sisteminden gerçekleştiriyorsunuz. Örneğin, bir excel dosyasında formülleri içeren sheeti bir external usbde tutuyorsunuz, böylece işi çözen kritik kısım sizdeyken, geri kalan tüm sheetleri ise farklı farklı cloud storage platformlarına bölüştürerek koyuyorsunuz. Her zaman mantığınız şu şekilde çalışıyor: “Zorunda oldukça online olacağım, online olduğumda faydacıyım, bana online ulaşmak isteyenler varsa: @gmail.com ya da @outlook.com ya da @xyzşirketi.com olmayan bir e-mail adresi sayesinde ulaşabilir.” Evet. Kendi e-mail serverınıza sahipsiniz, erhan@kavsun.com gibi. Bu servera reklam mailleri gelmeye başladığında, buradaki kritik maillerinizdeki bilgileri bir yere yedekleyip (kesinlikle local birden fazla sürücüye parçalayarak yedekliyorsunuz), başka bir mail adresine geçiyorsunuz örneğin erkav@hansun.com gibi. Tabi ki bu yeni mail adresinizin size ulaşmak isteyen insanlara bilgilendirmesini onların anlayacağı bir sms şeklinde gönderiyorsunuz. Bu sadece bir e-mail örneği. Instagramda like almak burada söz konusu bile değil. Çevrenizdeki insanların da buna uygun hareket etmesini bekliyorsunuz bu arada. Sizin telefon numaranızı, herhangi bir kampanyaya katılırken “Tanıdığınız insanlara SMS göndererek, bilmemne.com dan bir sonraki alışverişinizde 50 TL indirim kuponu yakalama fırsatı” cümlesi sonucunda paylaşan insanlar hayatınızdaysa, işiniz zor. 3–4 ayda bir numaranızı yenileyin.

3. Senin Verinde Bir B*k Yok ki:

dedirtebilecek şekilde hareket etmek, online olup bir yandan da kaygılanmamak için tercih edebileceğiniz bir seçenek.

Sorulması gereken ilk soru şu: Siz kimsiniz gerçek hayatta?

İkinci soru ise: Siz kimsiniz “online” hayatta?

İkisinin arasında pratik anlamda hiçbir fark yoksa; örneğin benimle gerçekten iletişim halinde olan insanlar, benim online “hayatım”a baktığında en fazla yüz yüze iletişimdeki kadar bilgi sahibi olabiliyorsa, Erhan Kavsun olarak kaygılanmama bir sebep var mı?

Aranızda bazılarının “E ama reklamlar” gibi soruları olduğunu düşünüyorum. Bu işle uğraşan Google siz her mail kutusu / drive açtığınızda size 3–5 dolarlık bir hard disk alanını bedavaya veriyorsa ve taş-toprak yiyerek doyamayacağına göre, bir miktar reklam alması ve bunu paraya dönüştürmesi çok doğal değil mi? Bir ara nasıl patlamıştık hani, Opera Browser bedava VPN veriyordu, sonrasında Rusyanın veri topladığı ortaya çıkmıştı.

Oğlum, beleş her şey çok pahalıdır. Bunu unutmayın.

Bir de şunu unutmamakta fayda var. 2–3 milyar insanız bu sisteme entegre. Birey olarak çok önemli misiniz? Yoksa alışkanlıklarımızın kümülatifte bir önemi mi var?

4. Senin Özverin Benim Verim:

Dedirtebilecek seviyede sisteme entegresiniz ve gerçeklik sonrası dünyayı tecrübe etmek konusunda heyecan duyuyorsanız, teknoloji firmalarının istediği özveriyi gösteriyorsunuz. Sizler birer örnek “online” vatandaşsınız. Gittiğiniz her yerde Google lokasyon servisleri açıkken, çektiğiniz her fotoğrafta tanıdığınız herkesi taglerken, internet alışverişi için kullandığınız platform üyeliklerini “Continue with Facebook Login” seçeneği ile kurarken, gün içinde kalbiniz kaç kere attı ve kaç adım attın verisini toplayan akıllı saatinizin ekran görüntüsünü paylaşmak sizin için bir keyifken, WhatsApp’ın son kullanıcı politikası gerçekten canınızı sıkmalı mı, bunu bir düşünmek lazım.

Soru: Çoğaltılması en zor kişisel veri hangisidir?

Cevap: Biyometrik verilerdir.

Soru 2: Telefonun ekran kilidini nasıl açtınız?

Evet, yazının ilk bölümünü “Ya bu WhatsApp’ı falan ya çok sallayın ya da hiç sallamayın” temasıyla bitirdik gibi duruyor. Peki özetle Erhan Kavsun, Signal kuruyor mu? Yazının ikinci bölümünde de biraz bu teknoloji tiranlarını anlatırım gibime geliyor. İlk bölümün sonundan ikinci bölümün teaserı:

Peter Thiel, Elon Musk ile PayPal’i kuran abilerden. Donald Trump’ın danışmanıydı. Bir haber sitesi ona “homoseksüel” dediği için, Amerikan televizyonlarının bir dönem bayıldığı Hulk Hogan’ın porno kasedi haberi sayesinde o siteye karşı savaş açtı.

WhatsApp’ı, Zuckerberg dün satın almadı. Peter Thiel, Facebook’un ilk yatırımcılarından. Elon Musk, Signal kullanalım dedi.

Biraz düşünürüz ikinci kısım gelene kadar bu konuların üstüne. Belki o zamana ben de Signal Messenger kurarım.

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

--

--

No responses yet

Write a response